Teknolojinin hızla geliştiği günümüzde, birçok meslek yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Ancak, bazı girişimciler, geçmişin değerlerini yaşatmayı başarmakla kalmıyor, aynı zamanda bunları modern teknoloji ile harmanlayarak geleceğe taşıyor. Bu ilham verici hikaye, özellikle baba mesleğini onurlandıran genç bir girişimcinin çabalarını ve karşılaştığı zorlukları merkeze alıyor. Başka bir deyişle, teknolojiye meydan okuyan bu hikaye, geleneksel mesleklerin yok olma tehdidiyle nasıl başa çıkılabileceğine dair önemli ipuçları sunuyor.
38 yaşındaki Erkan Demirtaş, babasından kalma marangozluk mesleğini modern tekniklerle harmanlayarak üretim yapıyor. Şehre yeni yerleşmiş bir kişi için, babası Ali Demirtaş’ın marangoz dükkanında geçen günleri, onun gözünde hayat buluyor. Çocukken, babasıyla birlikte odun keserken ya da aletleri düzenlerken geçirdiği zamanlar, ona sadece marangozluğun işini değil, aynı zamanda bu mesleğin sıcaklığını ve insanlarla kurduğu bağı da öğretmişti. Bu geçmiş, onu bugün bu mesleği sürdürmeye ve dijital dünyanın yanı sıra geleneksel yöntemleri de bir araya getiren bir iş modeli geliştirmeye yöneltti.
Erkan, “Baba mesleğim sadece bir iş değil, benim için bir yaşam biçimi. Zaman ilerledikçe, teknoloji de mesleğimizi etkileyecek ama ben bu geleneksel sanatı çağın gerekliliklerine göre uyarlayarak yaşatmak istiyorum,” diyor. Bu bağlamda, Erkan, marangozluk işini modernleştirerek çevrimiçi bir platform üzerinden satışlar yapmaya başladı. Müşterileri, özel tasarımlar ve özelleştirilmiş projeler üzerinde çalışarak, hem geçmişi hem de geleceği kucaklıyor.
Geleneksel mesleklerin çağın gerekliliklerine ayak uydurması gerektiği bir dönemde, Erkan, marangozluğun sadece gelenekleri değil, aynı zamanda yenilikçiliği de içerebileceğini kanıtlıyor. Onun dükkânı artık sadece bir marangoz atölyesi değil, aynı zamanda bir tasarım stüdyosuna dönüşmüş durumda. Online platformlar sayesinde, dünyanın dört bir yanındaki müşterilere ulaşarak etkin bir pazar yaratıyor. Sosyal medya, yaptığı işin tanıtımı açısından önemli bir araç olurken, Erkan, yaptığı her işin arkasında bir hikaye olduğuna inanıyor. Bu hikayeler, müşterileriyle etkileşim kurarak daha samimi bir bağ kurmasına yardımcı oluyor.
Erkan, “Geleneksel yöntemlerle hazırladığım ürünlerle modern tasarımı bir araya getiriyorum. Her odanın ruhunu yansıtacak özel tasarımlar yaparak, insanları geçmişle buluşturuyorum,” diyor. Örneğin, bir müşterisinin isteği üzerine, eski bir sandığın onarılarak modern bir depolama alanına dönüşmesini sağlayan Erkan, hem nostaljik bir tasarım sunuyor hem de işlevselliği artırıyor. Bu tür projeler, onun kamusal algısında geleneksel marangozluğun nasıl modern bir sanatı dönüştürebileceğinin en iyi örnekleri arasında yer alıyor.
Erkan'ın başarı hikayesi, yalnızca teknik becerileriyle değil, aynı zamanda işine olan tutkusuyla da destekleniyor. Her projede, müşterilerin beklentilerini aşmayı hedefliyor. Bunun yanı sıra, yerel dayanışmayı güçlendirerek toplumunda fark yaratma arayışı içinde. Kendi dükkânında stajyerler kabul ediyor; gençlerin mesleği öğrenmesini sağlıyor ve ustalıklarını geliştirip geleneksel el sanatlarına bağlı kalmaları için onlara ilham veriyor.
Tüm bu çabalar, ona sadece bir iş sahibi olmanın ötesinde, topluma katkı sağlama fırsatı sunuyor. Erkan, “Birçok genç, sert rekabet koşullarında teknolojiye yöneliyor fakat geleneksel meslekler de hala önemli ve değerlidir. Hem geçmişimize hem de geleceğimize sahip çıkmalıyız,” diyor.
Sonuç olarak, Erkan Demirtaş’ın hikayesi, modern teknolojinin ve geleneksel el sanatlarının nasıl birleşebileceğini gözler önüne seriyor. Onun çalışmaları, yalnızca kendisi için değil, aynı zamanda gelecekteki nesiller için de önemli bir ilham kaynağı. Zamanın hızla ilerlediği bu dünyada, gelenekleri yaşatmak ve dönüştürmek için atılan her adım, geçmişin ve geleceğin köprüsü olma niteliği taşıyor.