Günümüzde gelir elde etmek için yapılan birçok farklı meslek ve faaliyet bulunmasına rağmen, bazıları hala doğaya olan bağlılığı ve geleneksel yaşam tarzını sürdürüyor. Bu bağlamda, Türkiye’nin bazı bölgelerinde, özellikle de doğa ile iç içe olan köylerde yaşayan insanlar, bahar aylarında yola çıkarak kırsaldan elde ettikleri doğal ürünlerle geçimlerini sağlıyorlar. En dikkat çekici olanı ise, kilosu 250 liraya kadar alıcı bulan ve toplamak için 5 saat yürüyüş gerektiren dağ kekiği. Bu doğal ürünümüz, sadece ekonomik bir değer taşımakla kalmıyor, aynı zamanda yerel kültürü ve gelenekleri de yaşatıyor.
Birçok insan için dağ kekliği, sadece lezzetli yemeklerde kullanmak üzere bir baharat olabilir. Ancak bu bitki, daha derin bir anlam taşıyor. Özellikle Türkiye’nin güneydoğusundaki dağlık alanlarda yoğun olarak bulunan dağ kekliği, yerel halkın hem gıda ihtiyacını karşılamak hem de ek gelir elde etme amacını bir araya getiriyor. Yüzlerce aile, bahar aylarında bu değerli bitkiyi toplamak üzere, sabahın erken saatlerinde yola çıkıyor. Topladıkları her kilogram kekiğin, pazar alanlarında 250 liraya kadar alıcı bulması ise bu insanların geçim kaynağı açısından önemli bir fırsat sunuyor.
Ancak hikaye burada bitmiyor. Dağ kekliği toplamak, aslında öyle basit bir iş değil. Yaşanan zorluk ve zorlu doğa koşulları, bu doğal ürünü toplama sürecini oldukça çetin hale getiriyor. Her gün, serin dağ havasında yapılan uzun yürüyüşler, sadece fiziksel bir mücadele değil, aynı zamanda dayanıklılık ve sabır gerektiriyor. Zaman zaman dağ yollarındaki kayalık ve sarp araziler, doğal olarak tehlike arz eden bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Mevsim geçişlerinde ortaya çıkan hava koşulları, yürüyüşü daha da zorlaştırarak, bu doğal hazineyi toplamak isteyenler için ek zorluklar oluşturuyor.
Ancak her ne olursa olsun, yerel halk bu zorluklara göğüs germek için bir araya geliyor. Aileler, köy içerisinde dayanışma oluşturarak, birbirlerine destek oluyorlar. Çocuklar da bu etkinliğe dâhil edilerek, hem aile değerlerini öğretmekte hem de çocuklara doğanın önemini harika bir şekilde kavratılmakta. Gençler, ebeveynlerinin nasıl ulusal bir hazinenin peşinde koştuğunu izleyerek, bu geleneği geleceğe taşıma sorumluluğunu üstleniyorlar. Fakat asıl muazzam olan, bu basit görünümün ardında yatan dayanışma duygusu ve toplumsal bağlılık.
Topladıkları dağ kekiklerini, hem kendi ihtiyaçları için hem de pazarda satışa sunarak ekonomilerine katkıda bulunmaları, yerel üretimin ve sürdürülebilir yaşam tarzının önemini gözler önüne seriyor. Çoğu aile, kendi bahçelerinde de işleyip elde ettikleri yemekleri yaparak, hem yedikleri hem de sattıkları ürünlerin tamamen doğal ve sağlık dolu olduğu bilincine varmış durumdalar. Topladıkları kekikleri kurutarak satışa sunma süreci, tamamen doğal yöntemlerle gerçekleşiyor. Her aşamasında titizlikle davranarak, ürünlerin kalitesini artırmak için büyük çaba gösteriyorlar.
Sonuç olarak, dağ kekliği toplamak, sadece ekonomik bir faaliyet değil; aynı zamanda doğanın sunduğu fırsatları kullanarak aile bağlarını güçlendiren bir yaşam biçimidir. Bu süreç sayesinde yüzlerce aile, hem geleneklerini yaşatıyor hem de geçimlerini sağlıyor. Her seferinde o zorlu yolları kat ederek, bu değerli doğal ürünleri toplamak için yola çıkan bu insanların hikayeleri, aslında doğayla iç içe bir yaşam sürdürenlerin cesaretine ve azmine de tanıklık ediyor.