Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’ne gerçekleştirdiği tarihi ziyaretiyle gündeme damga vurdu. Bu adım; Türk-Rum ilişkileri ve Kıbrıs meselesine yönelik yeni bir çerçeve sunma potansiyeli taşıyor. Rum yönetimi, Erdoğan'ın ziyareti sonrası artan endişelerini dile getirerek, bu durumun Kıbrıs'taki siyasi dengeleri bozabileceğinden korkuyor. KKTC ile Türkiye arasındaki stratejik iş birliğinin güçlenmesi, Rum kesiminin hassas dengelerini sarsma ihtimali üzerine kaygılar doğuruyor.
Erdoğan’ın KKTC’ye gerçekleştirdiği ziyaret, pek çok boyutu bir arada barındırıyor. İlk olarak, Türkiye ve KKTC arasındaki dostluk ve kardeşlik bağlarının pekiştirilmesi hedefleniyor. Erdoğan, KKTC’ye yönelik destek mesajlarını iletirken, Türkiye’nin Kıbrıs’ta daha aktif rol alması gerektiğinin altını çizdi. Bu bağlamda Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile bir araya gelerek, iki ülke arasındaki iş birliği projelerini ve ortak stratejileri güçlendirmek için gerekli adımları atmaktan yana olduklarını vurguladı.
KKTC’nin siyasi ve ekonomik bağımsızlığını destekleyen Türkiye, bu ziyaret ile ada üzerindeki etkisini artırarak, uluslararası arenada daha fazla söz sahibi olmayı hedefliyor. Türkiye, KKTC’nin BM ve diğer uluslararası kuruluşlarda daha aktif yer alması için gerekli girişimlerin yapılacağını da taahhüt etti. Erdoğan'ın ziyareti ayrıca, Türkiye’nin Kıbrıs’ta barış ve siyasi çözüm için varlığına olan bağlılığını da göstermekte.
Erdoğan'ın ziyareti sonrasında Rum yönetimi, endişelerini açıkça dile getirmeye başladı. Rum liderliği, bu tür ziyaretlerin iki taraf arasında gerilimi artırabileceğini savunuyor. Özellikle Kıbrıs’ın birleşmesi için yapılan görüşmelerin sekteye uğrayabileceğinden korkuyorlar. Rum yönetimi, Türkiye’nin KKTC üzerindeki etkisinin artmasından duyduğu kaygıyı, hem uluslararası ilişkiler açısından hem de iç politika açısından ciddiye aldığını belirtiyor.
Rum liderliği, Erdoğan’ın KKTC ziyareti sırasında sarf ettiği sözlerin, Kıbrıs’ta kalıcı bir çözüm bulma çabalarını olumsuz etkileyebileceği görüşünde birleşiyor. Ziyaret sırasında gündeme gelen projeler ve işbirlikleri, Rum tarafında "provokasyon" olarak nitelendirildi ve bu durum, gerilimi daha da artırma potansiyeli taşıyor. Rum kesimi, Tatar ve Erdoğan’ın yaptığı açıklamaları dikkatle izliyor ve bu açıklamaların Kıbrıs üzerindeki hak iddialarını yeniden gündeme getirebileceğinden endişe ediyor.
Bu bağlamda, uluslararası toplumun da Kıbrıs’ta barışın sağlanabilmesi için Türkiye üzerindeki etkisini artırması gerektiği ifade ediliyor. Rum liderliği, sorunların diplomasi yolu ile çözülmesi gerektiğini savunurken, Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığını ve etkinliğini artıran böyle ziyaretlerin bu süreci olumsuz etkileyebileceğini vurguluyor.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC ziyareti, yalnızca Türkiye ile KKTC arasındaki ilişkileri değil, aynı zamanda Kıbrıs sorununu da yeniden gündeme taşıdı. Bu durum, Rum yönetiminin kaygılarını artırırken, uluslararası düzeyde diplomasi yollarının açılmasına yönelik hamlelerin yapılması gerektiğini de gösteriyor. KKTC ve Türkiye’nin yakınlaşması, bölgedeki siyasi denklemi etkileyecek bir gelişme olarak öne çıkarken, Rum yönetimi bu durumu yakından takip ediyor ve gereken adımları atma konusunda kararlılık sergiliyor.